Toplumsal değerler aileden aileye değişen bir olgudur.Nasıl
ki yemek dünyada kültürden kültüre değişiyorsa bir takım değerlerde toplumun en
küçük yapı taşı olan aileyi değiştirir.Gerek
teknoloji,sosyal medya dediğimiz ortamlar da hem kuşaklar arasında hem de aile
üzerindeki değişmelerde etkilidir.Bu değişmeler ailede rollerin değişmesiyle
başlayıp ataerkilden anaerkilliğe oradan da günümüzde gelinebilinecek en son
durum olarak belirtebileceğimiz çocukerkilliğe kadar dayanmaktadır.Oysaki çok
eski dönemlere kadar bizim toplumumuzda ataerkillik baş göstermiştir.Daha sonra
kadının iş hayatına girmesi,ekonomik anlamda aileye yardımcı olması, bazı
şeyleri yapabileceğinin farkına varması kadının ailede daha çok söz sahibi
olmasına yol açmıştır.Bununla birlikte kadının iş hayatına girmesiyle de
ailelerde daha az çocuk sahibi olma durumunu ortaya çıkarmıştır.Tek çocukluk
gibi faktörlerin var olduğu bir aile de çocuğun üstüne titreme onun değini
yapma gibi durumlarda çocukerkilliğe neden olmuştur.
Değişimler sadece aile üzerinde bu konuda gerçekleşmemiştir. Kültürlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz de günden güne unutulmaktadır.Teknolojinin de hayatımıza girmesiyle birlikte iletişim çağında iletişimsizlik yaşamaktayız. Cep telefonları, laptoplar aynı ortamda bulunan insanların artık yüz yüze iletişim kurmalarını etkiledi.Önceden soba başlarında kurulan sıcacık sohbetler yerine herkesin elinde telefonunun bulunduğu daha az samimi ortamlara bıraktı. Kentlerdeki betonlaşmalar, site ortamları; mahallelerde kurulan sohbetleri, komşuluk ilişkilerini zedeledi. Kişileri yan dairesinde oturanlardan bir haber bıraktı. Bu aslında sadece kişiler arası iletişimimizi değil kuşaklar arasındaki iletişimimizi de zedelemektedir.
Kendi kültürümüze ait değerleri yitirebiliyoruz. Bizden bir önceki kuşak geleneklerimiz hakkında belirli bir birikime sahipken bizim içerisinde bulunduğumuz kuşak, sadece büyüklerinden duyduklarıyla yetiniyor ve bu durum bir sonraki kuşakta tamamen kaybolma gibi durumları ortaya çıkarabiliyor. Yine akrabalık ilişkilerinde de bu durum aynıdır aslında. Kendimden örnek vermem gerekirse bizden bir önceki kuşak ailenin tamamına yakın bir kısmını tanıyorken ben ise sadece köye gittiğimde ya da düğün gibi özel günlerde akrabalarımla tanışma fırsatını yakalıyorum. Bu gibi ortamlarda aslında ailenin ne kadar geniş olduğunun farkına varıyoruz.
Büyük şehirler, insanların dünya işlerine kendilerini çok kaptırmasıyla ilişkiler zedeleniyor ve akrabaların,yakınların birbirilerine gidip gelme faaliyetleri de azalmaya başlıyor. Kişiler daha çok özel günlerde bir araya gelme fırsatı yakalıyor.
Diğer toplumdaki değişim meslek gruplarıdır diyebiliriz. Daha çok eski kuşaktaki gözde meslekler öğretmenlik, avukatlık, doktorlukken günümüzde pdr, bilgisayar programcılığı, genetik mühendisliği, çocuk gelişimi gibi meslekler yerini almıştır. Bir önceki kuşak kişinin yeteneği ve ilgi duyduğu alanlarda daha başarılı olacağını düşünmediğinden daha çok çalışma saatlerine, mesleğin toplumdaki saygınlığına baktıklarından dolayı çocukların genellikle öğretmenlik gibi mesleklere sahip olması istemişlerdir. Bu da aslında öğretmenlik mesleğinde yığılmalara, atanamama gibi durumlara yol açmıştır.
Değişimler sadece aile üzerinde bu konuda gerçekleşmemiştir. Kültürlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz de günden güne unutulmaktadır.Teknolojinin de hayatımıza girmesiyle birlikte iletişim çağında iletişimsizlik yaşamaktayız. Cep telefonları, laptoplar aynı ortamda bulunan insanların artık yüz yüze iletişim kurmalarını etkiledi.Önceden soba başlarında kurulan sıcacık sohbetler yerine herkesin elinde telefonunun bulunduğu daha az samimi ortamlara bıraktı. Kentlerdeki betonlaşmalar, site ortamları; mahallelerde kurulan sohbetleri, komşuluk ilişkilerini zedeledi. Kişileri yan dairesinde oturanlardan bir haber bıraktı. Bu aslında sadece kişiler arası iletişimimizi değil kuşaklar arasındaki iletişimimizi de zedelemektedir.
Kendi kültürümüze ait değerleri yitirebiliyoruz. Bizden bir önceki kuşak geleneklerimiz hakkında belirli bir birikime sahipken bizim içerisinde bulunduğumuz kuşak, sadece büyüklerinden duyduklarıyla yetiniyor ve bu durum bir sonraki kuşakta tamamen kaybolma gibi durumları ortaya çıkarabiliyor. Yine akrabalık ilişkilerinde de bu durum aynıdır aslında. Kendimden örnek vermem gerekirse bizden bir önceki kuşak ailenin tamamına yakın bir kısmını tanıyorken ben ise sadece köye gittiğimde ya da düğün gibi özel günlerde akrabalarımla tanışma fırsatını yakalıyorum. Bu gibi ortamlarda aslında ailenin ne kadar geniş olduğunun farkına varıyoruz.
Büyük şehirler, insanların dünya işlerine kendilerini çok kaptırmasıyla ilişkiler zedeleniyor ve akrabaların,yakınların birbirilerine gidip gelme faaliyetleri de azalmaya başlıyor. Kişiler daha çok özel günlerde bir araya gelme fırsatı yakalıyor.
Diğer toplumdaki değişim meslek gruplarıdır diyebiliriz. Daha çok eski kuşaktaki gözde meslekler öğretmenlik, avukatlık, doktorlukken günümüzde pdr, bilgisayar programcılığı, genetik mühendisliği, çocuk gelişimi gibi meslekler yerini almıştır. Bir önceki kuşak kişinin yeteneği ve ilgi duyduğu alanlarda daha başarılı olacağını düşünmediğinden daha çok çalışma saatlerine, mesleğin toplumdaki saygınlığına baktıklarından dolayı çocukların genellikle öğretmenlik gibi mesleklere sahip olması istemişlerdir. Bu da aslında öğretmenlik mesleğinde yığılmalara, atanamama gibi durumlara yol açmıştır.
Geçmişten günümüze kuşaklar arasında değişmeler
olmaktadır.Gitgide eski kuşaktan asimile olarak teknolojinin ve getirdiği
şartların kurbanları olmaktayız. Her ne kadar oluşan durumdan hoşlanmasak ta
dönemin gereksinimleri bizleri içerisine almaktadır.İnternet üzerinden yapılan
sınavlar,okulla ilgili duyurular,yapılan etkinlikler bile sosyal ortamda
olmamızı gerekli kılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder